Giriş: Toplumsal bellek toplumun geçmişini günümüz ile bağlayan temel bir unsurdur. Toplumsal belleğin mekân ile ilişkisi temel düzeyde ve etkin oranda görülmektedir. Toplum ve mekân birbirinden bağımsız olarak düşünülmemektedir. Geçmiş, bellekte sürekli bir yeniden yapılanma süreci içerisindedir. Bu sürecin belirleyicisi olan insan, mekânların şekillenmesinde etkin bir rol oynamaktadır. Bireyler mekânları değiştirirken mekânlar da bireylerin belleğini canlı tutmaktadır. Amaç: Konya ve çevresi Kalkolitik ve Tunç Çağları ile Hitit, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerine tanıklık etmiş, önemli mimari eserlere sahip tarihî bir şehirdir. Bu medeniyetlerden izler taşısa da, en çok başkentliğini yaptığı Selçuklu Devletinin kimliğiyle ön plandadır. Selçuklu döneminde şehre gelen yolların giriş noktalarının sur kapıları olması bu alanda sanat ve ticaretin gelişimini sağlarken, kamu yapılarının inşasında da önemli katkılar sağlamıştır. Konya tarihi kent merkezinin ilk yerleşim alanı bugün Alâeddin Tepesi olarak bilinen höyük ve tepenin doğusu-güneyi olmuştur. Bu alan uzun yıllar boyu farklı medeniyetler tarafından merkez olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde Tarihi Kent Merkezi’nin gelişimi Alâeddin Tepesi ile Mevlana Türbesi arasında gerçekleşmiştir. Bu yönde gelişmesinde kentsel alana katkısının yadsınamayacağı Mevlana külliyesinin doğu da olmasının payı büyüktür. Işınsal yapı içesinde en önemli ulaşım arteri olma özelliğine sahip bu aks, üzerinde farklı medeniyetlerin zengin mimari içeriğini gözler önüne sermektedir. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait kamu yapıları aks üzerinde yerini almaktadır. Bu çalışma ile köklü bir geçmişe, çok katmanlı bir yapıya sahip olan Alaeddin-Mevlana aksı üzerinde yer alan kamu yapılarının tarihi geçmişini ve morfolojik yapısını ortaya koymak amaçlanmaktadır. Çalışmada Alaeddin- Mevlana aksı üzerinde yer alan farklı dönemlere ait kamusal yapıların kent kullanıcılarının belleklerinde ne kadar yer ettiğini tespit etmek amaçlanmaktadır. Kapsam: Konunun ele alınışında önemli olan toplumsal bellek kavramının tarih, mekân, kültürle ilişkisi açıklanmıştır. Toplumsal belleğe dair önemli çalışmaları olan Halbwachs’ın ve Assmann araştırmaları incelenmiştir. Alaeddin Mevlana aksının genel özelliklerine, tarihsel gelişimine ve kente katkısına değinilmiştir. Aksın kamusal alana katkıları Gehl’in çıkarımları ışığında yorumlanmıştır. Aks üzerinde yer alan kamusal yapıların toplum üzerindeki değeri ortaya çıkarılmıştır. Sınırlıklar: Çalışmada Aladdin – Mevlana aksı (Mevlana Caddesi) alan çalışması olarak belirlenmiştir. Alanın (kent merkezinin) mimari değişim süreci kamu yapıları üzerinden ele alınmıştır. Farklı dönemlerde alanda yer alan yapıların değişimi ve alanın mimari dönüşümü kamu yapıları ile değerlendirilerek ortaya konmuştur. Yöntem: Çalışmanın yönteminde kavramların tanımlanması sürecinde literatür, tez, arşiv, kitap ve dergi taraması yapılmıştır. Alanın analizinde anket çalışmasından yararlanılarak kullanıcıların belleği yoklanmıştır. Anket katılımcılarının kentin mimarisine ne kadar hâkim olduklarının plansal, cephesel ve silüet okumaları yardımı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Kent imgelerinin yoğunlaştığı Alaeddin Tepesi ile Mevlana Külliyesini bağlayan Mevlana Caddesi üzerindeki aksta yapılan anket çalışması ile şekillenen bu çalışma toplumun hafızalarında mimari eserlerin bıraktığı imgesel değerlerin tespitine yönelik olmuştur. Alan içerisinde yer alan kamusal yapıların plansal, cephesel ve silüet okumalarına yönelik hazırlanan sorular ile bellekte kalan mekân izleri bulunup çıkarılmıştır. Böylece kent merkezinde yer alan tarihi dokunun farklı dönemlerine ait eserlerinin kullanıcı üzerinden algısı test edilmiştir. Sonuç: Bu çalışma ile, “Tarihsel arka planı çok katmanlı olan bu aks da yer alan kamu yapıların zenginliği kentsel mekanda okunaklı ve algılanabilir midir?”, “Yapıların işlevleri bilinebilirlik düzeylerini etkileyen bir faktör müdür?”, “Yapıların malzeme detayları okunabilirliği, hafızada kalıcılığı arttırmakta mıdır?” sorularının yanıtları alınmış ve net olarak ortaya konmuştur. Kamu yapıları önemli kullanımlarıyla yerin canlılığına katkıda bulunmakta ve konumları ile kentsel alanların karakterini güçlendirmektedir. Kullanıcıların dinlenmek, birbiriyle iletişim kurmak, sosyalleşmek için kullanabileceği kamusal alanların, geçiş güzergâhında çok zayıf kaldığı görülmektedir. Aksın yayalaştırılması durumunda taşıtların toplu ulaşım araçları ile sınırlı tutulması dâhilinde çözülebileceği ön görülmektedir. Yayaya daha çok yer açmak, bir nefes aldırmak yayanın aklında kalan fiziksel görüntüyü güçlendirecektir. Böylece toplumsal belleğin geçmiş ile günümüz bağlantısı daha güçlü sağlanacaktır. Bu şekilde toplumsal hafıza gelecek nesillerin yaşayacağı kentsel mekânın kodlarını da oluşturacak, geçmişi geleceğe taşıyacaktır.
Anahtar Kelimeler: Konya, Kent merkezi, Kamusal Alan, Kamusal Yapı, Kültür, Mekân, Toplumsal Bellek.
|