Giriş: Dini yapıların kentin mimari değeri ve şekillenişi açısından önemi büyüktür. Bazı kentlerde kentin simgesi olarak dini yapıların ön plana çıktığı görülmektedir. Günümüzde kentin simgesi olarak var olan dini yapılar farklı dönemin izlerini barındırmakta, bulunduğu yerin, kültürel sosyal, ekonomik değerlerini ortaya koymaktadır. Güçlü imgelere sahip olan dolayısıyla kentin sembolü haline gelen dini yapılar ise yalnızca kentlinin kullandığı bir mekân olmaktan çıkarak ziyaretçilerin ve turistlerin de odak noktası olmaktadır. Amaç: Belirli bir işleve ait yapıların zaman, mekân, mimari akım, kültür ve tasarım kriterleri bağlamında tasarım üzerindeki etkilerini irdelemektir. Bu doğrultuda dini yapıların işlevi ile tasarımının etkileşimini, kente olan etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır. Kapsam: Bu kapsamda bulunduğu kentin simgesi olarak karşımıza çıkan üç şehir ikonu incelenmiştir. Antoni Gaudi’nin Sagrada Familia’sı, Le Corbusier’in Ronchamp Şapeli ve Tadao Ando’nun Işık Kilisesi, her biri bir anıt olmak amacını tekil, özgün ve kendi işlevine ait olarak taşıması nedeniyle seçilmiş, değerlendirilmiştir. İncelenen her bir yapı, kendi içinde özgündür ancak dolaylı olarak birbiriyle ilişkilendirilmektedir. Her üçü de bulunduğu kentte, kendi mimari akımının sembolizmini, özgünlüğünü ve formunu farklı açılardan taşımaktadır. Bir yapı inşa edildiği dönemin kültürü, sosyal etkileri, bulunduğu yer ve mimarından bağımsız olarak düşünülemez. İncelenen bu yapılar modern mimarinin en önemli örneklerinden bir kaçı olup, her biri farklı mimarlar tarafından farklı dönem, kültür ve akımlardan etkilenerek tasarlanmıştır. Sınırlılıklar: Yapıların mekânsal okuması yapılırken; tasarım kriterleri kapsamında mimari eserin konsept ve bağlamının incelenmesi, kentin siluetini nasıl etkilediği, malzeme ve yapım sisteminin araştırılması, mimarların etkilendiği akımlar kapsamında değerlendirilmesi yapılmıştır. Yöntem: Araştırma yöntemi genel olarak bir literatür taramasıdır. Konu ile ilgili yazılmış kitaplar, bilimsel çalışmalar, süreli yayınlar ve internet kaynakları taranarak dini yapılar, kendi içlerinde ve karşılaştırmalı olarak akım, tasarım kriteri, genel yerleşim biçimlenişi, işlevsel faktörler, yapı biçimlenişi, mekânsal biçimleniş, malzeme, ışık ve renk kullanımı kapsamında değerlendirilmiştir. Bulgular: Yapıların biçimlenişine bakıldığında Sagrada Familia’da organik ve heykelsi form yapı bütününe hakim iken, Ronchamp Şapeli’nde heykelsi ve amorf formla birlikte daha mütevazi bir yapı oluşturulmuştur. Işık Kilisesi’nde ise sade ve minimalist yapı biçimlenişi tercih edilmiştir. Zamanla kiliselerin insanı ezen bir formdan uzaklaşarak insan ölçeğine yaklaştığı görülmüştür. İncelenen üç yapı için de dikkat çeken ve tasarımı yönlendiren en önemli farktörün ışık olduğu görülmektedir. Hristiyanlık inancında ışığın önemli bir yeri vardır; insanların öldükten sonra bir ışığa doğru yürüdüğü inancı vardır. Işık kilisesinde bu duyguyu verebilmek için Ando bu kutsal unsuru en ilginç şekilde kullanmış, Tanrı’yı ışıkla simgelemiştir. Sagrada Familia’da ise Gaudi kiliseye girerken yeryüzündeki cennete girme hissini ışıkla yaratmak istemiştir. Le Corbusier ise kullandığı çıplak beton yüzeylerdeki ahşap kalıp izleri ile ışığı mekâna dolaylı olarak almıştır. Her üç mimar da günışığını bir tasar öğesi olarak kullanmakla birlikte, bu kabulleri yüzey malzemelerinin seçiminde de etkili olmuştur. Kentsel ölçekte yapıları incelediğimiz zaman Sagrada Familia’nın bulunduğu kente bir silüet kattığını görürüz. Ronchamp Şapeli ise bulunduğu konum itibari ile kentin dışında bir odak noktası oluşturmuştur. Bu iki dini yapı anıtsal bir özellik taşır. Işık Kilisesi’nin diğer iki kiliseden farklı olarak anıtsal bir özellik taşımadığı ve bulunduğu kentin içerisinde kaybolduğu görülmüştür. Her üç yapıda da mekânın medite edici, yansıtıcı bir havaya bürünmesi istenmiştir. Hepsinde amaç olarak tanrıya ulaşma fikri mevcuttur. Sagrada Famillia’da kiliseyle cennet tasviri yaparak ihtişamlı mekânlar oluşturulurken, Ronchamp Şapeli’nde daha sade ve insan ölçeğinde bir mekâna yönelinmiş, Işık kilisesinde ise tamamen sade bir görüntü oluşturularak insanın öz duygularına yönelmesi düşünülmüştür. Sonuç: Bu analizler sonucunda, ışığı kullanarak; Le Corbusier mekâna aydınlık, Gaudi ve Ando şiirsellik kazandırmışlardır. Bu yapılar uygarlığı, yere ve zamana aidiyeti ve tüm sınırlayıcı unsurlara rağmen inşa edilmelerinin ardındaki mimari yaratıcılığı da göstermektedirler. Her üç yapı için de ait oldukları mimari düşünceyi net bir dille ifade eden yapılardır. Bireyselden bütünselliğe doğru bir vizyon taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler: Mimari Akımlar, Mimari Mekân Analizi, Dini Yapılar, Kentsel Mekân
|