Doğumdan ölüme kadar olan yaşamsal süreçte mekân bütün deneyimlere tanıklık etmekte, bu deneyimlerin bilgisini gerektiğinde kullanılmak üzere kaydetmektedir. Toplumda meydana gelen değişimler sonucunda toplum mekânı şekillendirmekte mekân ise toplumun deneyimlerine nesne olmaktadır. Ancak yakın zamana kadar ülkemizde tasarımın bu tanıklığından siyasi ya da hukuki anlamda faydalanılmamıştır. Mimari tasarımın tanıklığından faydalanma işinde yapılan sadece bir nesne olarak yapıyı çözümlemek değil, boşlukta meydana gelen tüm olayları bir başka deyişle “an” ı analiz etmektir. An olarak tanımlanan bu edimsel veya durumsal aktiviteler bütünü yaşamın özünü oluşturması bağlamında bütün bilim ve disiplinlerin ilgi alanına girmektedir. Suçun mekân-zaman-olay-insan etkileşimden meydana gelen bir “an” olması sebebiyle hukuki süreçte mimarlık disiplininin tanıklığından faydalanılmasının ve mimarlığın adli bir disiplin, mekânsal analizin adli bir yöntem olarak kullanılmasının önemi anlaşılmaktadır. Bu fikirden hareketle ortaya çıkan “Adli Mimarlık” disiplini, adli vakalarda tanıklığı nesneler üzerinden yaparak alışılagelmiş bireysel tanıklığın tutarsızlık, ahlakilik ve duygusallıktan arındırılmış daha nesnel ve objektif bir kavrama dönüşümünü sağlamıştır. Bu çalışmada, nesnelerin (mekânın) suçu azaltma, çözümleme ve önlemede objektif tanıklığından yararlanarak insanlık için daha adil, güvenli ve yaşanılabilir çevreler ve pozitif bir gelecek tablosu oluşturulabilir mi sorusuna cevap aranacaktır. Yöntem olarak ulusal ve uluslararası literatür taraması yapılarak örnek adli vakalar üzerinden incelemeler yapılmış, elde edilen bulgular değerlendirilerek yorumlanmıştır. Yaşamın her anına tanıklık eden mekânın adli düzlemde suç mahali olarak tanıklığından faydalanılmasının adaletin sağlanması açısından faydası değerlendirilmiş, ülkemizde adli mimarlık kavramının geliştirilip adli bilimlere katkı sağlaması yönünde önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Adli mimarlık, Tanıklık, Suç, Mekan
|