Kentlerin bugünkü kentsel ve mimari oluşumları; tarihsel süreklilik içinde yer almış farklı uygarlıkların yaşam şekilleri, inanışları, estetik anlayışları, teknolojik olanaklarının somut bir yansımasıdır. Tarihi çevreler ve tarihi yapılar, hızla değişen dünyada geçmişe tutunmayı sağlayacak verileri barındırmakta, geçmişi günümüze ve geleceğe taşıyarak kültürel sürekliliği sağlamaktadır. Zaman içinde meydana gelen değişim ve dönüşümler, geçmiş uygarlıklarının yaşam biçimlerinin çağdaş yaşam içinde yer bulamamasına ve tarihi çevrelerin devinimine neden olmaktadır. Bu kapsamda özgün işlevini sürdüremeyen yapılara çoğunlukla yeni bir işlev verilmesi gerekmektedir. Yeni işleve uyarlanan yapı ikincil bir fonksiyonun gerektirdiği yeni gereksinimler ve donanımlarla karşı karşıya gelmektedir. Bu durum çoğu zaman geleneksel yapıya ek yapı yapma gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. Tarihi yapı ve yeni ek arasındaki kurulan ilişkide, hassas dengeler söz konusu olmaktadır. Bu dengelerin sağlanmasında uluslararası platformlarda kabul görmüş olan koruma yaklaşımları öncelikli belirleyiciler olmalıdır. Bu bağlamda, eski ile yeninin birlikteliğini sağlamak ancak geliştirilen özel strüktürel ve mimari çözümler ile mümkün olmaktadır. Yeni yapı tasarlanırken geliştirilen çözümler, öncelikle tarihi yapıya duyduğu saygıyı ortaya koymalıdır. Günümüzde, çelik ve betonarme sistemler çağdaş ek tasarımında sıkça tercih edilirken, özellikle bilgisayar teknolojilerinin sunduğu olanaklardan faydalanılarak sıra dışı biçimler de oluşturulabilmektedir. Bu çalışma kapsamında, tarihi çevrede yeni yapı tasarımında geliştirilen strüktürel çözümler seçilen örnekler üzerinden kısaca anlatılacaktır. İncelenen örneklerle, tarihi çevredeki eski-yeni yapıların strüktürel anlamda nasıl birleştirilebilecekleri analiz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Tarihi Yapı, Yeni Yapı Tasarımı, Çağdaş Ekler, Strüktürel Çözümler
|