SUBMISSIONS

SUBMISSION DETAIL

Nevin Aslý CAN
 


Keywords:



1940'LI YILLARIN ARKÝTEKT DERGÝSÝ ÝÇERÝÐÝ ÜZERÝNDEN ZEKÝ SAYAR'A DAÝR
 
Cumhuriyet dönemi Türkiyesi’nin mimarlýk üretimi, yeni inþa edilen bir ulusun kendi temsiliyetine yönelik görsel imalatýnýn fragmanlarýndan biri, belki de en önemlisidir. 19. yüzyýl sonu ve 20. yüzyýl baþýnda kurulan ulus-devletler, baþta Almanya olmak üzere, siyasi ideolojilerini mimarlýk üzerinden ifade etme eðilimindedirler. Bu, 20. yüzyýl baþýnda Avrupa'yý etkisi altýna alan, mimarlarýn toplumu disipline etmesi gerektiði fikri ile iliþkilidir. Bu noktada, mimarlarýn tasarladýklarý yapýlarla yalnýzca binalarýn kendilerini deðil, ayný zamanda topluma alternatif bir yaþam biçimi fikrini de ortaya koyduklarýný göz önünde bulundurmak gerekir. 20. yüzyýl baþýndaki Avrupa odaklý yerleþke tasarýmlarý da bu fikri destekler niteliktedir. Bir yerleþkenin tasarýmý, orada yaþanacak hayatýn da dayatmasýdýr ve onun tasarýmcýsý da mimardýr. 20. yüzyýl baþýnda kurulan ve en kýsa sürede inþa edilmesi gereken Türkiye Cumhuriyeti hem yeni, hem de tarihseldir. Ýþte bu dikotominin yarattýðý karþýtlýk, söz konusu inþanýn mimarlýkta bulduðu karþýlýðýn þizofrenik niteliðinin de sebebidir. Çünkü Modern Türkiye'nin mimarlýk tarihi "Ulus" paradigmasýnýn uðradýðý anlam kaymalarýnýn biçime yansýmasýnýn tarihidir ve "Ulus" kelimesinin ifade ettiði anlamlar deðiþtikçe o anlamlarýn temsiliyetleri de deðiþmektedir. Cumhuriyet dönemi Türkiyesi mimarlýk üretimini, ardýþýk üsluplar silsilesi olarak algýlamak, çok katmanlý, bileþimli ve çetrefilli anlatýlar bütününü, en yumuþak ifadeyle, görmezden gelmektir, denilebilir. Yani aslýnda bu anlatý ezeli bir geçmiþten gelmediði gibi kesintisiz bir geleceðe doðru da hýzla ilerlemez. Ya da bu düþünce bir yanýlsamadan baþka bir þey deðildir. Cumhuriyet dönemi mimarlýk tarihi, ayný Cumhuriyet'in kendisi gibi, çizgisel olmayan bir tarihtir. Zira yeni kurulan bir ulus-devletin mimarlýk üretimini toplumsal dönüþümler olmadan anlamlandýrmaya çalýþmak mümkün deðildir. 1923 yýlýnda Cumhuriyet'in kurulmasý ile birlikte mimarlýk, devletin temsiliyetinin önde gelen mecrasý olarak fazlasýyla önemsenmiþ ve toplumsal dinamiklerin fiziksel karþýlýðý olarak mimarlýk tarihçileri tarafýndan çözümlenmeye çalýþýlmýþtýr. Mimar/Arkitekt dergisi bu göz kamaþtýrýcý tarihin en önemli belgesi olarak karþýmýza çýkar. Zeki Sayar tarafýndan, adeta tüm yaþamýnýn ona adanmasýyla 1931-1981 yýllarý arasýnda gerekirse eksik sayýyla, gerekirse "üçüncü kalite kaðýda basýlarak" çýkarýlan dergi yalnýzca mimarlýk üretimini yansýtan bir mecra olarak kalmamýþ, bu üretime yön vermiþ, hatta Afife Batur'un deyimiyle "Modern Mimarlýk Hareketi'nin" yerleþmesine çok önemli katkýlar saðlamýþtýr . Bu çalýþmanýn amacý, Mimar/Arkitekt dergisi ve dergiden ayrý düþünülemeyecek olan eþ-kurucusu ve 50 yýl boyunca editörü Zeki Sayar'ýn ideolojik tutumunu, görsel izlerini ve söylemsel ifadelerini 1940’lý yýllarýn sayýlarý dahilinde deðerlendirmeye çalýþmaktýr. Türkiye mimarlýðýnýn çizgisel olmayan tarihinin sapmasý en keskin olan dönemi dahilinde böylesi bir okuma denemesi, dönemin belirleyici ideolojik söylemi göz önüne alýndýðýnda oldukça önemlidir. Çünkü bu, bir yandan Mimar/Arkitekt'in hakim söylem karþýsýnda takýndýðý tavrýn ayýrt ediciliðini gözler önüne sererken diðer yandan da Zeki Sayar'ýn sahip olduðu formasyonu belirler. Zira Mimar/Arkitekt'in ideolojik tutumu çok belirgindir ve bu da Zeki Sayar'ýn Akademi'den mezun olduðu yýllarda kendini içinde bulduðu modernist hareketle birebir örtüþür . Dönem içinde kaçýnýlmaz olarak sýzdýrma ve sapmalara maruz kalsa da bu tutum, Üstün Alsaç'ýn ifadesiyle "usçu-iþlevci" bir tutumdur ve Zeki Sayar'ýn mimarlýðýnýn yanýnda derginin mizanpajýnda dahi kendi yansýmasýný bulur. Dönemin, Mimar/Arkitekt dergisi üzerinden bir analizini yapmayý deneyen bu çalýþma üç aþamalý bir metot izleyecektir. Bu aþamalar, Mimar/Arkitekt dergisinin, sözü edilen dönem içerisinde sahip olduðu formasyonun bileþenlerini ortaya koymayý hedefler. Bunu yapabilmek adýna öncelikle Zeki Sayar'ýn Akademi'den mezun olduðu 1928 yýlýndaki mimarlýk ortamý, Ernst Egli'nin Akademi'yi soktuðu Bauhaus ekolü dahilinde incelenecektir. Ardýndan bu ekol dahilinde mimarlýk ortamýna hakim olan Alman etkisinin dergideki ifadesi, derginin Baumeister ve Moderne Bauformen süreli yayýnlarý ile karþýlaþtýrýlmasý ile ortaya konmaya çalýþýlacaktýr. Son aþama ise döneme hakim olan ulusalcý anlayýþýn izlerinin, Zeki Sayar'ýn baþyazýlarýnda aranmasýdýr. Bu katmanlý analiz sonucu, ideolojik anlamda toplum mühendisliðine soyunmuþ olan Mimar/Arkitekt dergisi ve Zeki Sayar'ýn, derginin yayýn süreci dahilinde üzerinde konuþulmasý önemli olan bir bileþeni, yani Cumhuriyet Dönemi mimarlýðýnýn modern-ulusal ikilemi anlaþýlmaya çalýþýlacaktýr. Yakýn tarihin böylesi bir analizi, onun doðrusal bir yol almadýðýnýn, toplumsal dinamikler dahilinde katmanlaþýp dönüþtüðünün ve tüm bu dönüþümler olurken ortaya çýkan ürünlerinin anlaþýlabilmesi için bir yol açmaya çalýþmaktadýr.

Anahtar Kelimeler: Arkitekt, Zeki Sayar, Mimarlýk Tarihi