SUBMISSIONS

SUBMISSION DETAIL

Dila EVLÝYAOÐLU
 


Keywords:



MÝMARÝNÝN VE ÇEVRENÝN FENOMENOLOJÝK BAÐLAMDA YENÝDEN ÜRETÝLMESÝ VE DENEYÝMLENMESÝ: TAKSÝM MEYDANI ÖRNEÐÝ
 
“Felsefeyi zor buluyorsanýz, þunu bilin ki, bu zorluk iyi bir mimar olmak için harcanan çabadaki zorlukla karþýlaþtýrýlamaz bile.’’ Bu sözler ünlü Avusturyalý filozof Ludwig Wittgenstein’a aittir. Filozolar antik çaðlardan beri mimarlýðý ilgilendiren ve etkileyen konularý da sorgulamakta, felsefenin mimari üzerindeki rolünün öneminden bahsetmektedir. Bu durumun sonucunda mimarlar da felsefeden esinlenerek, mimari ve düþünmenin etkileþimiyle mimarlýk felsefesi disiplinin doðmasýna neden olmuþlardýr (Örnek, 2015). Batý felsefesini en çok etkileyen, mimarlýk ile felsefe arasýndaki iliþkiye dair söyledikleri bugün bile hala mimarlar arasýnda güncel tartýþmalara neden olan düþünürlerden biri hiç kuþkusuz Martin Heidegger’dir. Heidegger’e göre dünya, sonlu veya sonsuz bir mekaný kaplayan bir varlýk deðildir. Dünya, bir iliþkiler ve bu iliþkiler bütününü anlamlandýran bir örgüdür. Bu anlam bütünüyle karþýlaþarak onu deneyimleyen de insandýr. Dünya ve insan karþýlýklý olarak birbirine ihtiyaç duymaktadýr. (Örnek, 2015). Bu ihtiyaç doðrultusunda dünyanýn kapsamýna giren her türlü nesne insanýn rahatýný ve mutluluðunu saðlamalý ve onlara dokunmalýdýr. Nesneler salt fonksiyon ve formlardan oluþmanýn ötesinde insanlarýn zihinlerine, duygularýna ve duyularýna da hitap etmelidir. Bu þekilde anlam ve deðer kazanarak yaþanmalý, deneyimlenmelilerdir. Mimarlýk felsefesi kapsamýnda insana dair duyular, duygular, algýlar, anlamlandýrmalar detaylý þekilde irdelenerek ele alýndýðýnda, mimarinin insan deneyimiyle iliþkisel boyutta ele alýnmasý saðlanacaktýr. Mimarlýk felsefesi ile yapýnýn ne olduðundan ziyade, yapýnýn ne yaptýðýna odaklanýlmasý mümkün olacaktýr. Yapýlarý, tasarým ve inþa süreçlerinin sonucunda salt geometrik formlardan ve çeþitli malzemelerden oluþan nesneler olarak tanýmlamak yerine, insanýn çevresiyle kurduðu iliþkide deneyimlenerek, algýlanarak anlamlandýrýlan aktif ve yaþayan ‘yer’ler olarak görmek için mimarlýðý düþünsel boyutta ele almak gerekmektedir. Düþünme, felsefe yapma ile mimarinin hayata geçirilmesi arasýnda bir köprü oluþturarak yaþamlarýmýzý sürdürdüðümüz alanlarýn fiziksel ve algýsal boyutlarda çok yönlü olarak çözümlenmesine ve yorumlanmasýna olanak verecektir. ‘’Mimarlýðýn düþünmesi nedir sorusu, mimarlýk üzerine düþünmeyle baþlamalýdýr.’’(Andrew, 2012). Mimarlýk üzerine düþünmeye baþlamak, sadece mimariye bakýþ açýsýný geniþletmekle kalmayacak, insan ve mekan arasýndaki iliþkinin daha iyi anlanmasýna neden olacaktýr. Ýnsan ve mekan arasýndaki iliþkilerin daha iyi anlaþýlmasý adýna yapýlan bu çalýþmada Türkiye’nin imgesi haline gelen kolektif kullanýma sahip olan Taksim Meydaný’nýn mimari formu, fonksiyonlarý ve kiþiler üzerindeki etkisi fenomenolojik iliþkiler baðlamýnda incelenerek, yeniden deneyimlenme, algýlanma ve üretilme parametreleri üzerinden deðerlendirilmiþtir.

Anahtar Kelimeler: Fenomenoloji, Mekanýn Yeniden Üretimi, Duyular, Algý, Deneyim